Anasayfa Anasayfa

Sayfa 2 / 3«123»

‘Anı’ Kategorisi için Arşiv

Poyraz-2


Zelin Artuğ

Babamla denize girmek için hafta sonlarını bekliyordum. Çünkü kıyılarda oynamaktan bıkmış, biraz da derin suların gizemlerini çözmek istiyordum.

Bir hafta sonu, ısrarlarıma dayanamadı, inşaatına yeni başlanan cam fabrikasının iskelesine götürdü beni. İşçiler çalışıyordu iskelenin üzerinde. Selamlaştı onlarla, “kolay gelsin” dedi çalışanlara. İskelenin üzerinde yürüyerek ikinci merdivenlere kadar geldik.

 

Yazının tamamını okuyun »

Çiçek pasajı


Zelin Artuğ

Yetmişli yıllar… Yükseköğrenim yılları… Okulda yatılıyım. Evimiz İstanbul’da ama ben yalnızca hafta sonları gidiyorum eve. Okulda kalıp ders çalışmayı yeğliyorum. Dersler oldukça ağır; bütün zamanımız derslikler ve kütüphane arasında geçiyor. Yemekhane ve yatakhane zamanlarımız ise en özgür olduğumuz zamanlar… Bu yoğunluk, bölümlere göre değişiyor tabii. Açıkçası, bazen imreniyoruz diğer bazı bölümlerdeki arkadaşlarımıza. Gençlik var, gezip tozmak istiyoruz. Dünyaya ders çalışmaya mı geldik diye isyan ediyoruz.

 

Yazının tamamını okuyun »

Kırmızı oda


Zelin Artuğ

Kaşığını çorbaya daldırıp öylece kalmıştın. Ana kokulu, yar kokulu, kardeş kokulu odalarda kaşığını çorbaya daldırmayalı kim bilir ne uzunca zaman olmuştu da hüzün sarmıştı içini birden. Kaşığımı elimden bırakıp, senin tren düdüğü gibi keskin hüznünü duyumsamaya koyulmuştum, sen elindeki kaşığı çorbanın içinde çevirirken. Gözlerini tabağından kaldırmadan, usul usul çorbanı karıştırırken, çorbayı değil, aslında içini yakan sıla hasretini soğutuyordun.

Yazının tamamını okuyun »

Hamamlıkızık’ta mevsim bahardı (4)


Zelin Artuğ

Cumartesileri öğleye kadar okula gidiyorlardı. Öğleden sonra tatildi. Yarım gün evi toparlayıp, köy meydanındaki bakkaldan ufak tefek alışverişlerini yapıyorlar, pazar gününü de çamaşır ve banyoya ayırıyorlardı.

O cumartesi öğleden sonra iki Nebahat, Gülümser ve Nuran iş bölümüyle temizliğe giriştiler. Mücella’yla Ayfer de siparişleri yazıp, köy meydanındaki bakkala gittiler. Önce oturdukları oda temizlendi. Yaşar, valizinden çıkardığı sofra örtüsünü yere serdi. Katı bir hamur yoğurdu. Bu arada Süheyl de getir götür işinde Yaşar’a yardım ediyor, bir yandan da okul dönüşü ev sahiplerine çarşıdan ısmarlayıp getirttikleri kıymayla mantı içi hazırlıyordu. Hamur dinlenip iç de hazır olunca Yaşar’la birlikte avuç içinde ufak ufak açtıkları hamura kıymalı içi doldurdular.

Yazının tamamını okuyun »

Hamamlıkızık’ta mevsim bahardı (3)


Zelin Artuğ

Sabah uyandıklarında gün ağarmaktaydı. Köy meydanındaki camiden gelen ezan sesi sabahın sessizliğinde yankılandı. Uludağ’dan esen serin hava köyü çepeçevre sarmış, sis evlerin çatılarından bahçe duvarlarına kadar inmişti. Yakınlarda bir horoz öttü.

Süheyl, yorganını sırtına dolayıp yattığı yerden pencereye uzandı, perdeyi aralayıp dışarıya baktı: “Sisten göz gözü görmüyor!” dedi. Nuran yorganını başına çekip mırıldandı: “Ne çabuk sabah oldu! Daha yeni yatmadık mı biz?”

Gülümser çoktan kalkmış, çaydanlığı ocağa koymuştu bile. İsteksizce kalktılar. Sırayla tuvalete gittiler, tahta lavaboda ellerini yüzlerini yıkadılar. Su buz gibiydi. Elleri yüzleri kıpkırmızı olmuş ama soğuk suyu suratlarına çarpınca canlanmışlardı.

Yazının tamamını okuyun »

Hamamlıkızık’ta mevsim bahardı (2)


Zelin Artuğ

Hadiye Hanım evin kapısında durdu, arkasına dönüp gözleriyle kızları saydı. Bu arada Adil Bey kapıyı açmış, nazikçe yana çekilmiş, Hadiye Hanım’a eve girme önceliğini vermişti. Hadiye Hanım’dan sonra kızlar sırayla eve girerken Adil Bey ciddi bir yüz ifadesiyle bekledi.

Kızlar ellerindeki valizlerini, çantalarını, torbalarını sofaya, duvarın kıyısına bırakıp, Hadiye Hanım’ın arkasından oturma odasına girdiler. Ayakta, Hadiye Hanım’ın etrafında toplandılar.

Nasihatlerin ardı arkası kesilmiyordu. Nuran öğretmenlerini dinlerken kâh sağ ayağını, kâh sol ayağını ileri uzatıyor, böylece yorgunluğunu gidermeye çalışıyordu. Kızların yüz ifadeleri pür dikkat söylenenleri dinlermiş gibi gözükse de bazılarının gözleri odanın ufak penceresine ya da kapıya yakın duran kuzineye kayıyor, bazıları da bu odada çok eski yıllarda yaşamış olan köylüleri merak etmekten kendilerini alamıyordu.

Yazının tamamını okuyun »

Hamamlıkızık’ta mevsim bahardı (1)


Zelin Artuğ

Bahar dendiğinde çiçek kokuları doldurur dört bir yanı. Yol kıyılarında üstüne çiğ damlaları düşmüş mavi mineler, sarı kır çiçekleri, tarlalarda narin gelincikler salınır. Sanki karın kalkmasını bekliyormuş gibi körpe, yeşil gövdeleriyle papatyalar başlarını çıkarır çimenlerin arasından. Kuşlar gagalarında kıştan kalmış incecik kuru dallarla çevrede dört döner, kuluçkaya yatmak için kendilerine yuva yapacak güvenli bir yer ararlar. Ama yine de o bahar bir başka güzeldi.

Yazının tamamını okuyun »

Düşler sokağında çay keyfi


Zelin Artuğ

Bahçeli evlerde geçti çocukluğumuz. Bizim kuşaktan olan çoğumuzun da çocukluğu bahçeli evlerde, bahçesi olmasa, bile, doğanın  kucağındaki evlerde geçmiştir. Kan ter içinde kalırdık oynarken. Saklambaç, kovalamaca, köşe kapmaca, elim sende … unuturduk havanın karardığını da acıktığımızı da… Şimdi artık büyükler oynuyorlar bu oyunları.

Büyüklerin günümüzde moda olan en sevdikleri oyun da köşe kapmaca ! Körebe oynayanlar vazgeçtiler artık bu oyundan. Bırak gözleri bağlıyken, gözleri açıkken de yakalayamıyorlar artık ellerinden kaçanı. Saklambaç ve kovalamaca da günümüzün vazgeçilmez  oyunlarından! Ama oyunun kurallarını değiştirmişler biraz. “Ebe” saymaya başladığında kendileri saklanmıyor, yedikleri naneleri saklıyorlar. Kovalamaca ise yine büyükler arasında yaygın bir oyun. Bu oyunların sonu genellikle tatsız bitiyor.

Yazının tamamını okuyun »

Ova


Zelin Artuğ

Yemyeşil bir ovada, yumuşacık çimenlerin üzerinde yürüyordu. Sepetinin sapını sımsıkı kavramış, mantar topluyordu. Her yağmurdan sonra çayır, mantarla dolardı. “Bak bu ortası beyaz olanları almayacaksın, bunlara köpek mantarı derler, bunlar zehirlidir” demişti annesi. “Şu, içi pembe mantarlardan topla, bunlara içi kızıl, derler.”

Pembeyle tanışıklığı yeni değildi. Kenan Reis’in ağlarına takılan balıklardan en çok akşam kızıllığında pembe pullarıyla ışıl ışıl parlayan mercan balıklarını severdi. Mis gibi yosun kokardı, deniz kokardı ışıltılı pembe!

Yazının tamamını okuyun »

Canım BABAM… Seni çok özlüyorum!…


Zelin Artuğ

Bugün, 22 Şubat!…

Onu kaybedeli tam bir yıl oluyor.

babam

 

Yazının tamamını okuyun »