Hüdaverdi
Zelin Artuğ
İsmail Usta, yetmiş beş yaşlarında, kır saçlı, kır bıyıklı bir adam… Zonguldak Kömür İşletmelerinden emekli… O yaşa gelmiş, saçları dökülmemiş. Karadeniz’in sakarcıkları gibi ak kıvrımlar dökülüyor alnına. Masmavi, çakmak çakmak gözlerine gür kaşlarının gölgesi düşüyor.
Akşamları balıkçıların balıktan dönüp toplandığı, bir iki duble rakı ve mangalda taze balık eşliğinde denizin yorgunluğunu çıkardığı salaş iskele barakasında, İsmail Usta yoksa, muhabbetin tadı çıkmaz.
Bir elinde filesi, filede nevalesi; öteki elinde ayakkabılarıyla, paçalarını sıvamış, çıplak ayaklarıyla kumlara bata çıka gelen İsmail Usta’yı gördüklerinde balıkçıların yüzü aydınlanır. Mangal başında mangalı körükleyen İdris’in gözleri, mangalın kızıl korunun aydınlığında ışıldar.