Kuyruk
Zelin Artuğ
Hava soğuk. Gökyüzü buz mavisi… Yaprak kıpırdamıyor derken, çam ağacının suskun yaprakları hafiften kımıldadı. Görünmeyen bir el yaprakları yelpaze gibi salladı sanki. Havada kar kokusu var.
Televizyonda, ucu başı belli olmasa da şimdilik yöneldiği yer belli olan ekmek kuyruğu… Belediyenin Halk Ekmek büfesi… Kuyrukta bekleyenlerin bazıları ikili, üçlü sohbet edip zamanı kısaltmaya çalışsalar da; çoğu suskun, çoğu karamsar! Bir an önce sıranın kendilerine gelmesi ve taze de olsa, epeyce beklediği için soğumuş ekmeklerden bir iki tane alıp, eve dönmek için sabırsızlanıyorlar.
Bazı coğrafyaların tarihlerinde halk, daima kuyruk olmaya mahkûm edilmiştir. Hastanelerde, yurt yemekhanelerinde, toplu taşıma araçlarını beklerken, bankalarda, devlet dairelerinde, her yerde! Bu coğrafyalarda halk, en çok da kendisini kuyruğa mahkûm edenlerin kuyruğudur. Onlar, halkı denize düşürdükçe; halk, onların kuyruğuna sarılır.