Anasayfa Anasayfa

Düşler sokağında çay keyfi


Zelin Artuğ

Bahçeli evlerde geçti çocukluğumuz. Bizim kuşaktan olan çoğumuzun da çocukluğu bahçeli evlerde, bahçesi olmasa, bile, doğanın  kucağındaki evlerde geçmiştir. Kan ter içinde kalırdık oynarken. Saklambaç, kovalamaca, köşe kapmaca, elim sende … unuturduk havanın karardığını da acıktığımızı da… Şimdi artık büyükler oynuyorlar bu oyunları.

Büyüklerin günümüzde moda olan en sevdikleri oyun da köşe kapmaca ! Körebe oynayanlar vazgeçtiler artık bu oyundan. Bırak gözleri bağlıyken, gözleri açıkken de yakalayamıyorlar artık ellerinden kaçanı. Saklambaç ve kovalamaca da günümüzün vazgeçilmez  oyunlarından! Ama oyunun kurallarını değiştirmişler biraz. “Ebe” saymaya başladığında kendileri saklanmıyor, yedikleri naneleri saklıyorlar. Kovalamaca ise yine büyükler arasında yaygın bir oyun. Bu oyunların sonu genellikle tatsız bitiyor.

Oysa bizler ne kadar mutlu olurduk oyun oynadığımızda. Oyunlar, bizim sosyal yaşamımızdı. Yorulunca, ya da yağmurlu, karlı havalarda evcilik oynardık. Pek severdik sağanak yağmurlardan, soğuktan, rüzgardan, fırtınadan saklanmayı. Evin dışında bile olsak, kafamızda duvarlar örerdik büyüklerden bağımsızlaşıp kurduğumuz düş ürünü evlerimize. Şurası mutfak, burası oturma odası, şurası da salon… Nedense hep bizim de ayak altında olduğumuz mekanlar gelirdi aklımıza. Çamurdan tencereler tavalar yapar, içlerinde kıyıdan köşeden topladığımız otları (gûya) pişirirdik. Hepimiz heykeltraşmışız, mimarmışız da haberimiz yokmuş.  Hiç azarlamaz, hiç dövmezdik oyuncak bebelerimizi…

Yıllar geçti…Yıllar bizi savurdu sağa sola. Yorulduk, yaşlandık, akıllandık, delirdik, uslandık…Bize bir şeyler oldu. Ama en çok da bunaldık galiba. Bahçeli evler yok artık. Kibrit kutusu gibi, konserve kavonozu gibi, balık tablası gibi mekanlara saçıldık. Canım bir çay çekiyor  ki sormayın bu sıcakta. Ne yapalım yani büyüdüysek ? Bizim de canımız var, biz de insanız:) Şimdi, çocukluğumuzda olduğu gibi açık mekanlara düşlerimizde duvarlar örmek yerine, duvarlarını yıkmak istiyoruz mahpushanelerimizin. Matruşka bebekleri gibi iç içe geçmiş kafeslerimizin kapılarını birer birer kırmak istiyoruz.

tempo1Biriniz çayı demleyiversin, arkadaşlar… Biriniz de şu masaya çiçekli bir örtü sersin. Ben de içerden bardakları getirip, müziği ayarlıyorum. Ezginin günlüğü.

Belki  grubun yolu bizim düşler sokağımızdan geçiyordur, Üstad Nadir Göktürk,  gruptaki arkadaşlarını toplar getirir bizim düşler sokağımıza. Bir kahvemizi içerler ilkin. Sonra da  müzikleri eşliğinde çay ikram ederiz onlara. Oturalım şuracıkta dostlar, hep bir arada bir güzel çay içelim! Püfür püfür rüzgar eserken…

Bakarsınız, şu dallardan birkaç kuş inip konar badi parmağımıza. Sakın kocaman insanlar oyun  oynar mıymış, demeyin. Hayatın kendisi bir oyun !

 

Zelin Artuğ (Ülkü Öztürk Göçmen)

 

5.030 okunma
1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız (23 oy, ortalama: 5,00 / 5)
Loading ... Loading ...

Yorum yapma kapalı.