Canım BABAM… Seni çok özlüyorum!…
Zelin Artuğ
Bugün, 22 Şubat!…
Onu kaybedeli tam bir yıl oluyor.
Gözümün yaşının kuruduğu, ağlamayı unuttuğum o günün üzerinden tam bir yıl geçmiş. Boğazımda kocaman bir düğümle… hiçbir şey yapamadan, hiçbir şey söyleyemeden, öylece donup kalmıştım o hüzünlü kış ikindisinde!…
Kulağımda uğuldayan ağlama seslerini bastıran bir acı girdabına düşmüş, parmağımın ucunu dahi kıpırdatamaz olmuştum.
Kasketini başına geçirir, evin bahçe kapısından çıkar, iki yanı bahçe duvarı olan dar yoldan mahalle bakkalına giderdi. Az ileride yol sola kıvrılır, babamın kasketi, bahçe duvarından sarkan dalların yaprakları arasından bir iki kez görünüp kaybolurdu. Çok geçmeden, elinde ya bir ekmek ya da yoğurt kasesiyle gittiği yoldan geri dönerdi.
Onu, o yoldan götürdüler!…
Yüzlerce kez gidip, beş on dakika sonra geri döndüğü o yoldan, bir daha hiç dönmeyecekti.
Hayat, hepimizi savurmuştur yaban limanlara! Sert esen rüzgarlarıyla hepimizin kolunu kanadını kırmıştır zaman zaman… Öyle ki çok istediğimiz anda, uçup gidememişizdir, bizi özleyen… ya da özlediğimiz kucaklara!
Boynunu bükmüşüzdür, pencerede bizi bekleyenlerin!…
Hayat, beklemediğimiz bir anda alıverir elimizden sevdiklerimizi!
Ama hayatın da yenildiği durumlar olur!
Mesela, babamın biricik kızı olmam gerçeğini değiştiremez.
22 Şubat 2009′dan öncesi ve sonrası için, bu gerçek değişmeyecek!..
Zelin Artuğ (Ülkü Öztürk Göçmen)
Görseller: Bütün hepsinde onun ayak izleri var…
2.005 okunma